Bir duayen, bir işletme: İbrahim AYDIN, Yerinde Pide
'Mutlu personel, mutlu pideyi; mutlu misafir, mutlu patronu; mutlu patron ise mutlu personeli getirir…' sloganıyla işletmelerinde daima kalite, güven ve sıcaklığı hissettiren Yerinde Pide, yeni nesil bir pide restoranı olarak sektörel süreçlerini Arkhe’nin çözümleriyle yönetiyor. Müptelası olacağınız lezzet alternatiflerini mutlaka denemelisiniz!
Bize işletmenizden kısaca bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu, bu işe girerken ne düşündünüz? İşletmenizi diğer işletmelerden farklı kılan en önemli özellik nedir?
2013 yılında faaliyete başladık. Yola çıkmamızın temelinde Karadenizli olmamız, pideyle doğup büyümemiz ve pideyi çok sevmemiz yatıyor.
Pidenin geleneksel ve özel bir tat olmasına rağmen Türkiye’de yeterli seviyede değerinin bulunmadığını düşünerek yeni nesil bir pide restoranı olma amacıyla bu yola çıktık. Yabancı menşeili hamur ürünlerine karşı, adından da anlaşılacağı gibi tüm malzemelerin yerinden yani Karadeniz’den geleceği ve tüketimin de yerinde yapılacağı bir marka olmak istedik. 'Yerinde' markamızla %80 pide ağırlıklı olmak üzere yöresel kahvaltının da dahil olduğu yeni nesil bir pide restoranı işletmekteyiz. Dekorasyonumuz; yöresel tatların dokunuşu ve görsellerin ışığında son derece samimi, butik bir atmosferi yansıtıyor. İç dekorasyonda modernliği de hissediyorsunuz.
İşletme olarak, yemeklerimizde hiçbir şekilde donmuş ürün kullanmıyoruz. Ürünlerimizi Karadeniz’den özel ve taze olarak getirtiyoruz. İstanbul’daki Karadenizliler’in uğrak noktası haline geldiği bir mekanız. Hedefimize de ulaştık. Bizi diğer işletmelerden ayrıştıran önemli noktalar; doğru usta, doğru ürün, doğru lokasyon ve sıcak hizmet…
Başarınızın sırrı nedir? Bu sektörde iyi işler yapabilmek için neler gerekiyor? Sektöre girmek isteyen yeni girişimci adaylarına ne tavsiye edersiniz?
Öncelikle bizleri İstanbul’un en iyi pidecilerinden biri haline getiren tüm müşterilerimize minnettarız. Burası bir kulüp gibi… Ortamdaki dostluklar ve arkadaşlıklar kalıcı. Beraberinde kalifiye personele sahibiz. Maddi ya da manevi olarak tüm ayrıntılarda personelimize karşı ayrıcalıklı davranıyoruz. “Mutlu personel, mutlu pideyi; mutlu misafir, mutlu patronu; mutlu patron ise mutlu personeli getirir…” şeklinde bir felsefemiz var diyebilirim.
Bu işe girecek olanlar, bizlerin yaptığı gibi daima işlerinin başında olmalılar. İşi bilmeseler dahi hem daha hızlı öğrenme şansları olacak hem de oluşabilecek krizlere karşı anında müdahale edebileceklerdir. Az da olsa bu işle ilgili tecrübe sahibi olmaları ise onları bir adım daha önde tutar. Örneğin, benim benzer mesleklerde edindiğim tecrübeler, sektörel anlamda pek çok alanda pişmemi sağladı. Yani; iyi bir ürün nasıl olmalı, müşteriye nasıl hizmet edilmeli gibi konular üzerinde yılların verdiği birikim ve deneyimle pek çok şeyi öğrenerek işletmeme uygulama şansı yakaladım.
İşletmeci adayları, lokasyon ve fizibilite gibi konulara dikkat etmeliler. Fizibilitede, işini bilen insanlardan yardım almalarını önerebilirim. Bugün 10 kişiden 3’ü emekli olunca bir kafe ya da restoran açarak işletmeci olmanın hayalini kuruyor. İstanbul’da on binlerce mekân var, hep iyi hikâyeleri duyuyoruz. Kötü hikâyeleri paylaşanlar azınlıkta. Bu işe girmeden en az 5-6 kişiyi dinlemeliler. Bir sene boyunca evlerine para götürememeyi dahi göze alabilmeliler. Biraz mantıklı, biraz sabırlı en önemlisi cesaretli olmaları gerekiyor.
Unutmayın; istediğiniz kadar sektörde bilinen olun ve çevreniz olsun, müşterilerin dikkat ettiği bazı önemli noktalar var. İnsanlar, sizlerin gülen yüzünüze bir ya da iki kere gelirler. Müşteriler; ürünün kalitesine, personelin davranışına, işletmenin temizliğine, hizmetin sürekliliğine ve işletmecinin mekanının başında durup durmadığı konularına kadar dikkat ediyor.
Sizce, yeme içme sektörünün en temel sorunları nelerdir? Sektörün geleceğiyle ilgili iyimser misiniz, yoksa karamsar mı? Neden?
Personel ve maliyet konuları temel sorunlar diyebilirim. Mesela bizim ana ürünlerimiz; et, tereyağı ve peynirdir. Maliyetlerimiz, geçen seneye göre %25’leri buldu. Gitgide artan %25 civarındaki zamlanmaları, ister istemez müşteriye yansıtmak durumunda kaldık. Kiraların çok yükselmesi de ayrı bir sorun. Yeme içme sektöründe; yurt dışından herhangi bir yatırımcı veya fon bularak çok büyük para harcayan işletmeler var. Bunlar da, mal sahiplerinin iştahlarını kabartıyorlar. Bir işletmenin en çok zorlandığı noktalar; kira, personel ve mal maliyetleridir. Sektörde personel doğru düzgün bulunamadığından, fiyatlar da artıyor. Devletin son dönemde uygulamış olduğu asgari maaşlara ve SGK’ya olan ücret zammının yansımalarını daha görmedik, yeni göreceğiz.
Türkiye’de fiyatlar arttıkça alım gücü azalıyor. Alım gücü azaldığından, müşteri sayısı düşüyor. Müşteri sayısı düştükçe de satışınız azalıyor. Azalan satışlarla da personelinizi çıkarmak durumunda kalıyorsunuz. Bu bir kısır döngüdür. Sektör çok büyüdü ve daha da uzmanlaşma sağlanacak eminim. Biz pideciyiz, pideci olarak da kalmalıyız. Her şeyden anlamamalıyız. Tüm bu nedenlerden, eskiden sağlanan %25’lik, %30’luk karlar günümüzde % 10’lara kadar düştü.
Sevmeyenin yapabileceği işler değil bunlar. Önceleri paranız vardı, yatırıyordunuz ve yapıyordunuz. Şimdi artık böyle değil. En büyük derdimiz, maliyetlerimiz. Sektörün geleceğine baktığımda, artan maliyetler doğrultusunda zincir işletmelerin küçüleceğini düşünüyorum. Türkiye’nin genel ekonomisi dolayısıyla pek çok işletmenin üzülerek kapanacağını düşünüyorum. Bu durumda ne yapmak lazım? İşletmecilerin; insanları daha az maliyetli, fayda sağlayan, keyifli ve etkin lezzetlerle buluşturmak doğru olacaktır. Müşteriler, lezzetli olanı da, uygun olanı da gerçekten diledikleri gibi bulabiliyorlar.
Arkhe’yi tercih etme sebebiniz ne oldu? Bu tercihiniz işletmenize ne kazandırdı? Öncesini ve sonrasını değerlendirebilir misiniz?
Bu yola çıktığımız ilk zamanlarda; biz pideciyiz, böyle yazılımlara falan ihtiyaç duymayız ve tüm süreci bir şekilde kendimiz hllederiz diyorduk
İşlerin içine girdikçe, sektörde yol aldıkça görüyorsunuz ki devamlı hayatınızı kolaylaştırıcı etmenlerle karşılaştığınızda işleriniz dilediğiniz şekilde yolunda ilerliyor ve kendinizi rahat hissediyorsunuz.
Arkhe; doğru zamanda, doğru yerde tam da ihtiyacımız olduğu dönemde karşımıza çıktı diyebilirim. 1-2 firmayla daha görüşmemize rağmen, Arkhe daha çok içimize sindi. Ekibin davranışı, kendine güveni, teklifi, formatı ve referansları bizim için son derece uygundu. Butik bir anlayışla verdiği sıcak hizmetini sevdik. En önemlisi akşamları hesap yapma yükünden kurtulduk. Gün içinde kaç kişi geldi, kaç menü sattık, ne kadar kredi kartı aldık, ne kadar nakit geldi, ne kadar cari yaptık? gibi dertlerden kurtulduk. Yoğun geçen günlerde bunlar hep sıkıntı oluyordu. Gün içinde dilediğiniz zaman diliminde, istediğiniz şekilde tüm raporlara ulaşabilmenin rahatlığını yaşıyorsunuz.
Sizce, Arkhe’yi rakiplerinden ayıran en büyük özellik nedir?
Arkhe, son derece basit ve herkesin kullanabileceği kolaylıkta bir hizmet sağlıyor. Biraz derinlemesine inmek isteyen insanların da, diledikleri raporlara ulaşabileceği ve analizlerini iyi yapabilecekleri bir sistem. Tam bir terzi işi yapıyorlar. İşletmelere göre çözüm sunuyor olmaları temel farkları olsa gerek… Bazı firmaların kesin ve net çizgileri olabiliyor. Firmaya göre çözüm yansıtma olasılıkları ve manevralarını kaliteli buluyorum.