Bir duayen, bir işletme / Ömür Restaurant, Kenan Savcı
Adını aldığı Ömür Plaza’nın terasında; dedelerinizden 70’lerdeki halini dinleyebileceğiniz, babalarınızdan ise 80’ler versiyonunu öğrenebileceğiniz nostaljik bir mekan Ömür Restaurant… Farklı kuşaklara, birbirinden farklı konseptlerle hitap etmeyi başarmış ve kalitesinden asla ödün vermemiş. Bu ayki ‘Bir Duayen Bir İşletme’ köşemizin konuğu Ömür Restaurant’ın Değerli İşletmecisi Kenan Savcı…
Bize işletmenizden kısaca bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu, bu işe girerken ne düşündünüz? İşletmenizi diğer işletmelerden farklı kılan en önemli özellik nedir?
İşletmemiz, 1956 yılında Fikret Yüzatlı tarafından kuruldu. Fikret Yüzatlı ve ailesi, yurtdışında yeni tatlar için özel araştırmalar yaparlar. İlk yenilikleri de piliç çevirme makineleri olur. O yıllarda Türkiye’de herhangi bir piliç üreticisi olmadığından kendi çiftliklerini kurmaya karar verirler. Kendi üretimleri olan yoğurt ve ayranla ciddi bir potansiyel yakalarlar. Ömür’ün spesiyal yemeği ‘chicken in the basket-sepette tavuk’da herkes tarafından çok beğenilir. Yol kenarında bulunan Ömür Restaurant, tıpkı Amerika’daki mekânlar gibi Türkiye’de bir ilke daha imza atar. Arabaya servis yapan ilk restoran olarak hizmet vermeye başlar. Sonraları sosisli sandviçleriyle de meşhur olur. Arabaya servis yapılan özel park alanı, mis gibi Ömür yoğurdu, leziz pilavı, sütlü tatlıları ve piknik paketleri ile İstanbul’un en meşhur lokantalarından biri olmayı başarmıştır. Hatta 1960’lı yıllarda Türk sinemasından birçok filme de ev sahipliği yapmıştır. Zamanla sanat dünyasının önemli isimlerinin yanı sıra politikacı ve iş adamlarının buluşma noktası olmuştur.
Yüzatlı Ailesi, 2004 yılı itibariyle İstanbul’un da şartlarına ayak uydurmak için kendine has 2 katlı olan dükkânlarını yıkıp, aynı bölgede 4 katlı plaza olarak yeni bir oluşuma girmiştir. Bu yeni oluşumda da Ömür Restaurant’ı devam ettirmek için teras katını kendilerine ayırmışlar; fakat işlerin yoğunluğundan ötürü ilgilenemeyerek kiraya vermek istemişler.
Biz de 2010 yılında Yüzatlı Ailesi ile görüşerek mekâna talip olduk. Feyyaz Yüzatlı’nın bizlere mekânın aynı ismiyle devam ettirilmesi yönündeki teklifi onur duymamızı sağladı. 2011 yılında açılışımızla birlikte işletmecileri farklı ama ismi ve lezzetleri aynı kalitede olmak üzere yeni bir Ömür Restaurant macerasına başladık. Et, balık ve kebap çeşitlerimizle hizmet veriyoruz. Ayrıca aynı çatı altında ciddi bir dünya mutfağına sahip olan kafe bölümümüz de mevcut.
Başarınızın sırrı nedir? Bu sektörde iyi işler yapabilmek için neler gerekiyor? Sektöre girmek isteyen yeni girişimci adaylarına ne tavsiye edersiniz?
Başarımızın sırrını şu şekilde açıklayabilirim. Sanatkâr ustalarla çalışıyoruz. Kullandığımız ürünler çok kaliteli. Sürekli işimizin başındayız. Özellikle gıda sektöründe işverenin işinin başında bulunması çok önemli bir ayrıntı.
Bu sektör farklı bir sektör ve dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Eğer ki mesleğin içindelerse yani öncesinde bu işin mutfağında veya servisinde çalışmışlarsa girmelerini tavsiye ederim. Mesleğin içinde değillerse samimiyetle tavsiye etmediğimi söylemek isterim. Yönetici arkadaşlarla bir yere kadar idare edilebiliyor. Kendinizden bir şeyler katamazsanız başarı gelmiyor. Yol bir yerde tıkanıyor, yürümüyor ve sıkıntılar başlıyor. Sadece maddi güçle bu sektöre girip başarılı olmak çok zor. Kısacası işi bilmek, işin başında durmak başarının temelini oluşturuyor.
Sizce, yeme içme sektörünün en temel sorunları nelerdir? Sektörün geleceğiyle ilgili iyimser misiniz, yoksa karamsar mı? Neden?
Alttan eleman yetişmemesi… Kendimize öz Türk mutfağına ait kebap, döner, balık ustalarının alttan çırak olarak yetişmemesi en temel sorunların başında geliyor. Bundan 20 sene evvel insanlar yaz tatillerinde çocuklarını bizlere çırak olarak getirirlerdi ve yetiştirmemizi isterlerdi. Son yıllarda böyle bir talep yok. Hakikaten bundan 10-15 sene sonra belki de dönerci ve fırıncı ustalarını cımbızla arayacağız. Yetişmiyor. Gençlerimizde heves de yok. Şimdilerde Gastronomi bölümlerinde okuyanlar daha çok dünya mutfağına merak duyuyorlar. Kendimize öz mutfağımız yaşatmamız gereken büyük değer. İleriki zamanlar için ciddi bir sıkıntı…
Sektörün geleceğiyle ilgili elaman sıkıntısından dolayı karamsarım. Uzun vadede, bu gibi nedenlerden ötürü self servis şeklinde, kasada az elemanla Amerikan sistemine döneceğiz gibi görünüyor.
Arkhe’yi tercih etme sebebiniz ne oldu? Bu tercihiniz işletmenize ne kazandırdı? Öncesini ve sonrasını değerlendirebilir misiniz?
2010 yılında yazılım şirketlerine yönelik yaptığımız çalışma ve araştırmalarda Arkhe’nin yerel bir yazılım firması olduğunu gördük. Tercih sebebimizin başında bu geliyor. Elektronik sistemlerle uğraşıyorsunuz. Herhangi bir sorun yaşadığınızda sektörde muhatap arıyorsunuz. Çözüm odaklı bir girişim olunca işletmeci başka ne ister?
Arkhe’den önceki sistemlerde, yazılımın gelişmemiş olmasından dolayı sorunlar yaşıyorduk. Özellikle el terminallerinde internet çekmemesinden tutun da daha birçok sorunla karşı karşıya kalmışlığımız olmuştu. Yanlışlıkla farklı siparişler girilebiliyordu. Garson ve müşteri arasında sıkıntılı diyaloglar yaşanabiliyordu. Arkhe’yle birlikte hepsi sona erdi. Servis hizmetinden son derece memnunuz.
Sizce, Arkhe’yi rakiplerinden ayıran en büyük özellik nedir?
Yerel bir yazılım firması olması, 7/24 çözüm odaklı servis hizmeti ve her an karşınızda muhatap bulabileceğiniz birilerinin olması Arkhe’yi rakiplerinden ayıran en büyük özelliklerin başında geliyor.