Türk gastronomisinin başına gelen en özel kadın şef
Yalnızca yaptığı yemeklerle değil; hayata geçirdiği tüm sosyal sorumluluk projeleriyle Mardin'den dünyaya açılan bir şef o… Üstelik dünyanın en iyi 10 şefinden biri seçilmesinin yanı sıra İspanya'da düzenlenen Bask Dünya Aşçılık Ödülleri'nde finale kalan ilk Türk, Ebru Baybara Demir...
Umut etmek güzel şey
Her şey 5 yaşındaki küçük kızında yaşadığı sağlık problemleriyle başlıyor. 2012’de kızının beyninde tespit edilen küçük bir tümör nedeniyle hayatı alt üst oluyor. Başarılı bir ameliyat sonrasında iyi huylu olan tümörün tamamı alınamıyor. Doktorun yaptığı açıklama Ebru Baybara Demir için değişimi başlatıyor.
Çocuklarda yaygın olarak karşılaşılan bu tip tümörlerin kaynağında hibrit tohumlar ve doğal olmayan ürünlerin bulunduğu anlatılıyor. Böylece üç çocuklu bir anne ve şef olarak Baybara Demir yüzünü toprağa çeviriyor.
Yüreğini Mardin topraklarına eken kadın
Bundan tam yirmi yıl öncesinde İstanbul’dan, geleceğini değiştiren şehre; Mardin’i görmeye gidiyor ve yaşamında unutulmayacak pek çok ilke orada imza atıyor. İnandığı, yaptığı, geliştirdiği her ayrı fikir birçok insan için umut kapısı ve kurtuluş oluyor.
Birbirinden farklı dinlere ve kültürlere ev sahipliği yapan bu kozmopolit kentte, tarihe altın harflerle yazılacak bir girişim yaşanıyor. Ebru Baybara Demir ve önderliğindeki 21 kadın, Mezopotamya’nın ortak yaşam değeri olan mutfak kültüründen esinlenerek, insanların istihdam edilmesine katkı sağlamak hedefiyle tarihi bir Süryani konağını tarih kokan özgün bir restoran haline getiriyorlar. Böylece Mardin’in ilk turistik işletmesi ve aynı zamanda da bölgenin ilk ve tek şef restoranı olma özelliği taşıyan “Cercis Murat Konağı” hayat buluyor.
Baybara Demir, son 20 yıldır Mardin'de gerçekleştirdiği projelerle yalnızca Türkiye'de değil; dünyanın birçok ülkesindeki sosyal girişim projesine esin kaynağı olmaya devam ediyor. En önemlisi aldığı ödüllerle Türk mutfağının yanı sıra Türk kadınlarını da dünyaya gururla tanıtıyor.
Şef olarak yapılan tabağın sadece içinin değil altının da dolu olması gerektiğine inanıyor ve tabağın lezzetinin yanı sıra ne kadar toplumsal faydaya dönüştüğüne de ayrıca önem veriyor.
Ebru Baybara Demir, Mardinli kadınların hayatını değiştirmenin yanında 800 bin nüfuslu şehrin mülteci göçü almasıyla birlikte topraktan sürdürülebilir gelir kaynağı oluşturmak için kolları sıvıyor ve yepyeni projeleri hayata geçiriyor. Topraktan Tabağa projesi bunlardan yalnızca biri… Projede kapsamında tarımdan çok iyi anlayan Suriyeli mültecilere de yer veriyor.
Topraktan tabağa projesinden kısa kısa
Türkiye’nin biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın sayılı ülkeler arasında yer alması projeye hayat veren etkenlerin başında geliyor aslında... Ebru Baybara Demir, biyolojik çeşitliliğin mutfağa da büyük katkılar sağladığına inanıyor ve aynı zamanda şefin ürünü iyi tanımasının çiftçinin üretmesi için de gerekli potansiyeli oluşturabileceğini savunuyor. Mezopotamya’nın en eski buğdaylarından olan ve “Kırmızı Gül” manasına gelen “Sorgül” ise geliştirdiği projenin amacı oluveriyor.
Baybara Demir aynı zamanda “Yaşayan Toprak Yerel Tohum, Arı ile Yaşam Devam Ediyor, “Ekmek Atölyesi”, “Halep Sabunları Projesi”, “Atık Yönetimi”, "Ortak Dilimiz Toprak Olsun" “Çocuk ve Tarım” ,”Cercis Murat Konağı Mutfak Okulu” projelerinin yanı sıra kuruculuğunu üstendiği “Hayatım Yenibahar” ve “Şükran Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği” ile Mezopotamya'nın verimini sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.
Yeni bir hayat hikâyesi yazmakla kalmayan; yaptıklarıyla da pek çok kadının hayatını kolaylaştıran ve değiştiren Ebru Baybara Demir’e tüm içtenliğimizle teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Daha nice Ebru Baybara Demirler’in yetişmesi ümidiyle…
Kaynaklar:
https://ebrubaybarademir.com/kimdir/
http://www.star.com.tr/yazar/turk-gastronomisinin-demir-ladysi-3b-ebru-baybara-demir-yazi-1356992/
https://www.haberler.com/dunyaya-ilham-veren-10-seften-biri-ebru-baybara-11036799-haberi/
İletişim: